Bizi Sizsiz, Sizi Kimsesiz Bırakmak İstiyorlar
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيمم
الحمدلله رب العا لمين والصلوة والسلام
على سيد نا محمد وعلى اله وصحبه اجمعين
وَإِن
طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِن
بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ
إِلَى أَمْرِ اللَّهِ فَإِن فَاءتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ
وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّه يُحِبُّ الْمُقْسِطِين . إِنَّمَا
الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ
لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı
haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı
savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse,
artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah,
adaletli davrananları sever. Müminler
ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin. (Hucurat
9-10)
عَنْ
النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ص: " مَثَلُ
الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ، مَثَلُ
الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ
بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى "
Birbirlerini sevmede,
birbirlerine acımada ve birbirlerine şefkat hususunda müminler âdeta tek bir
beden gibidirler. Ondan bir uzuv şikâyet ederse, uykusuzluk ve ateşle vücudun
diğer uzuvları da ona iştirak ederler. (Buharî,
Müslim)
Bu ayetler ve hadisi şeriften anladığımız üzere, kavga
eden, araları bozulan iki grup Müslüman varsa, bunların dışında kalan
Müslümanlar olaya seyirci kalmayacak, araya girip sulh için çalışarak iki grup
arasını ıslah edecekler, düzeltip barıştıracaklar. Bu çok önemli bir emirdir.
Terki vebaldir, günahtır. Bu günahı işlememek için Allah’tan korkmak lazımdır.
Bu ciddi bir uyarıdır. Eğer bu uyarıya kulak verilmezse, Allah sadece kavga
eden iki gruptan değil, bütün Müslümanlardan rahmet elini çeker. Bu da İslam
Toplumu için en büyük felakettir.(1)
Barış son duraktır. Eninde sonunda
o durağa varılacaktır. Bu durağa ne kadar erken varılırsa, tahribat ve zayiat o
kadar az olur. Zira Müslümanların kendi aralarında kavgaya ne din, ne akıl, ne
menfaatleri izin verir. Bir veya iki kişi yanlış yaptı diye neden taraflar
kavga etmeli ki?
Ey Müslümanlar! Etrafımız ateş çemberidir.
Dünyanın büyük şeytanları alenen bizi hedeflemektedir. Yaman günler
yaşanmaktadır. Bize göre dahilde akacak bir damla kan ve gözyaşı bile çoktur.
Ümmetin ıslahı, merhamete mazhariyeti, sıkıntılarının giderilmesi, zafere
erdirilmesi birlik ve beraberliğine bağlıdır. Kardeşlik hak ve hukukunu
sahiplenmeye bağlıdır. Bir “bünyanı marsus” olmasına bağlıdır.(2)
Bazen bir kere daha ‘’Vira Bismillah’’ diyerek üzerimizdeki toprağı
atmak ve olayları yeniden ele almak, akl-ı selimle tahlil etmek gerekiyor.
Bugüne kadar her iki tarafta birbirinin üzerine sert adımlarla gitti,
tehditler havada uçuştu. Asıl acıyı ise elinden bir şey gelmeyen acz-ü
fakriyyat içinde olayları seyreden, adanmış insanlara oldu. İki tarafa İslam
adına gönül bağlamış, dava sahibi kardeşlerimize oldu. Hükümet kanadında hizmet
erlerini küstürmeyelim diyenler olduğu gibi, hizmet dahilinde de bu kardeşlerimizi biz seçtik, biz iktidara
getirdik, hoşgörü ve diyalog ikliminde meseleleri ele alalım diyenler oldu.
Müslümanlar diğer tüm varlıklardan ayıran ahlak ve vakarıdır. Bugün
yaşananların tamamı bizler için mühim bir imtihandır ve eksiklerimizi,
hatalarımızı gözden geçirmemiz için büyük bir imkândır.
Arabozanların yerine ara yapanların ışığında zekâ, maharet, feraset ve
basiretle bu imtihanı vermemiz elzemdir.
Zaman, Star, Takvim, Sabah, Milli Gazete, Bugün vs. kim yanlış haber
yapmışsa, iftira atmışsa, kardeşliğimize halel getirmişse beraber duralım
karşısında. Hatta İttihad-ı İslam gazetesi çıkaralım, Vahdet yayınevinden
ümmetin sesi olacak kitaplar çıkaralım, kardeşlik bildirgeleri yayınlayalım,
haykıralım tüm zalimlere, arabozuculara ‘’ BİZ KARDEŞİZ ‘’ ve bu Allah’ın
teminatı altındadır diye.
Her türlü kirli ittifaka, her iki taraf içinde, kaset şantajcılığına,
kötü oyunlara karşı birlikte saf olalım. Kim yapmışsa verilsin cezası, biliyoruz
ki yanlışları kişiler yapmıştır gruplar değil, o yüzden cezasını hepimiz değil
suçlular çekmeli.
Suçu ispatlanmadığı sürece kimse için su-i zan yapıp hak ve adaletten
ayrılmayalım, unutmayalım bizim için hüsn-ü zan yolu açık, su-i zan yolu
kapalıdır. Bir diğer ifadeyle Fethullah hocamızın da dediği gibi bir insanın
su-i zan edip isabet etmesindense hüsn-ü zan edip yanılması daha ehvendir.
-Birlik olalım, dirlik olalım, diri olalım.
-Arabozan twitleri değil, ara yapan twitleri iki katına hatta on katına
çıkartalım.
-Yolsuzluktan şüpheleniyorsak, bir olalım yolsuzluk yapanlara karşı
beraber duralım.
-Peygamberin (sav) Türkçe olimpiyatlarına teşrif ettiği rüyaları akl-ı
selimle birlikte sorgulayalım.
-Faize birlikte savaş açalım.
-Biz sahabenin filmlerde oynatılmasını tartışırken, Peygamber’in
dizilerde oynatılmasını beraber sorgulayalım.
-Bizim kardeşliğimizde başörtüsü teferruat değil, asıl olsun.
-Dershanelerin kapatılmasına biz burada ahlaklı, vakarlı ve bilgili
öğrenciler yetiştiriyoruz diyerek karşı çıkmayalım, bu öğrenciler aynen robot
gibi ezber mantığıyla yetişmesin artık ve bunu devletin okullarında hep beraber
birlik içinde yapalım aramızda uzlaşının yolunu açalım. Dershanelerimizi
seçtiğimiz hükümete bırakalım, yeter ki hizmet yürüsün fikriyatıyla.
-Eğitim alanında medeniyet damarlarımıza bağlı bir reform talep edelim.
-Aramızı bozan montajcılara karşı, beraber haykıralım bizim
kardeşliğimizi bozamazsınız diye.
-Mavi Marmara’da ki kardeşlerimizin yanında olup yola yeni yeni ‘Mavi
Marmaralılar’ çıkaralım.
-Dinler arası değil dindarlar arası diyaloğun peşinde olalım.
-Bizde kabul ediyoruz ki uzun zaman dinden uzak kalmış ve dünyevileşmiş
insanları birdenbire düzeltemeyiz. Ancak Fethullah hocamızın da ifadesiyle
adanmış insanlar olarak bu işin plan ve projelerini basiret ve ferasetle
hazırlayıp uygulamaya koyabiliriz.
**Bütün hocalarımızı birleştirelim, çağıralım Fethullah Gülen hocamızı,
Mahmut Ustaosmanoğlu hocamızı, Abdulbaki hocamızı, Nurettin Yıldız hocamızı,
Osman Nuri Topbaş hocamızı, Alparslan Kuytul hocamızı, İhsan Şenocak hocamızı
hatta Mustafa Armağan, Kadir Mısıroğlu ve daha birçok tarihçimizi (ki onlarda
anlatsın tarihte fetret dervrelerini nasıl atlattık) Ama kurra hafızımız okusun
‘’Müminler ancak kardeştir’’ ayetinden başlayarak tüm kardeşlik ayetlerini.**
Türkiye yıllardır hem içerinden hem dışarıdan maddi ve manevi işgal
altındadır. Menderes, Özal, Erbakan bu işgali bilfiil durdurmaya çalıştılar ve
umutlar bugün yeniden yeşeriyor. Erdoğan’ın attığı adımlar eksik olabilir ama
artık çok şükür az da olsa İslam birliğini yeniden canlandırma ümidimiz var.
Gelin hep beraber eksikleri tamamlayıp Erbakan’ın D-8’lerini D-60’a çıkaralım.
Ah keşke olsa ama görüyorsunuz ki aşağıda Yemen’den yukarıda Bosna’ya,
Fas’tan Doğu Türkistan’a kadar ne yazık
ki birlikteliğimizde başrolü oynayacak Türkiye’den başka bir ülke yok.
10 yıllık süreçte eleştirdiğimiz, yanlış olduğunu söylediğimiz noktalar
olsa da Türkiye ekonomik, teknolojik, stratejik, kültürel, askeri bazı
engelleri aştı ama biz iddia etmiyoruz ki istediğimiz yerdeyiz.
Onlar biliyorlar ki bu ümmetin imtihanı birlik ve beraberliktir. Ne
zaman bir ve diri olursak onların bütün batıl düzeni yıkılıp yerine HAK hâkim
olacak, bunun için bizi bölmeye çalışıyorlar. Yıllardır mezhepçilik, ırkçılık,
cemaatçilik, particilik, PKK gibi birçok tefrika aletlerini çıkardılar ama biz
bunları Elhamdülillah iman ve muhabbet potamızda erittik. Bugünde tüm
sıkıntıları aynı hâl üzere tarihin çöplüğüne gömebiliriz.
İmam-ı azam (rh.a) sevildiği kadar kıskanılan ve haset edilen bir
zâttır. İşte bu hasetçilerden biri hızını alamayarak bir gün imam-ı azama bir
mecliste tokat attı. İmam-ı Azam ne karşılık verdi biliyor musunuz, o koca alim
nefsini ayaklar altına alıp, kibri hiç olmadığı kadar yerle yeksan edip şöyle
buyurdu:
‘’Senin tokadına ben de bir tokatla mukabele edip bu hareketinin
cezasını verebilirim, buna muktedirim ama yapmayacağım.
Seni cezalandırması için Halifeye şikâyet edebilirim ama bunu da
yapmayacağım.
Bana yaptığın kötülüğü Cenab-ı Mevlaya şikayet edebilirim fakat bunu da
yapmayacağım.
Mahşer günü, senden benim intikamımı almasını Cenab-ı Hak’tan
isteyebilirim, ancak o dehşetli günde, seni bu zor duruma düşürmek istemiyorum.
Kıyamet şu anda kopsa ve bu sözlerim, senin hakkında şikayet kabul
edilse, derhal sözümü değiştirir ve Cenab-ı Hakk’a, cennete sensiz gitmek
istemediğimi söylerim.’’
Var mı ötesi kardeşliğimizin Gelin mukallidi olalım İmam-ı Azamımızın
ve Rabbimizden bizi hem dünyada hem cennette beraber etmesini niyaz edelim.
Mehmet Fırıncı ağabey Derin Tarih’in 24. Sayısında Mustafa Armağan ile
olan röportajında günümüze ışık tutacak çok önemli bir olay anlatır…
‘’ 1958-59 yıllarında bir kısım Demokrat Partililerin şikâyeti üzerine
Risaleler toplanmaya ve dava erleri tutuklanmaya başlanmış bunun üzerine Mehmet
Ağabey Emirdağ’a Üstad’ın yanına gitmiştir. Otobüsten indiğinde Zübeyr Ağabeyi
kelepçelenmiş olarak görür. Mehmet Ağabeyin yanına gelen Üstat şu veciz
cümleleri kurar.
-Hiç ehemmiyeti yok. Şu anda gelseler ben de ellerimi uzatacağım, beni
de kelepçelesinler. Benim elime kelepçe dahi vursalar yine de Menderes’i
destekleyeceğiz. Halkçılar hükümetle aramızı açmak istiyorlar buna asla fırsat
vermeyeceğim.’’
Allah-u Ekber, sabır ve zafer.
İşte bu diye haykırası geliyor insanın tüm arabozanlara karşı,
birliktelik işte bu. Eğer biz de yolundaysak üstadın Vallahi oyuna gelmeyiz.
Çıkaralım fitneleri aradan, kala Baki Yaradan…
O halde gelin saatlerimizi birlikteliğe kuralım, aynı saatte aynı dakikada
aynı kıbleye karşı birlikte namaza duralım.
-Allah’ımız bir,
-Arşımız bir,
-Peygamberimiz bir,
-Canımız bir,
-Kanımız bir,
-Gayemiz bir,
-Davamız bir,
-Ecdadımız bir,
-Tarihimiz bir,
-Geleceğe birlikle bakıyoruz
Bu iftirakın, bu tefrikanın adı ne derdi Tahir Büyükkörükçü hocam Konya
Kapu Camiinden yürekten gelen bir sesle bağıra bağıra, çağlayanlar gibi.
Sahi bu tefrikanın adı ne gelin kucaklaşalım artık. Her şeyin birlikte
daha iyi olacağına inanıyoruz. Evet, kardeşlerim bir olalım, tek vücut olalım,
Fahri kâinatın fahri olalım.
İslam’ı nazariyattan çıkarıp dalalım artık İslam panayırına.
Hekimoğlu İsmail ağabey yazmış idi.
‘’Bir âlim zâta sormuş:
-Hocam mümin ile kafirin tarifini bir de siz yapar mısınız?
-Evladım ben beni düşünür, sen seni düşünürsen olur gâvurluk… Ben seni
düşünür, sen beni düşünürsen olur Müslümanlık.’’
O halde Müslümanız ELHAMDÜLİLLAH diye haykırmanın zamanı gelmedi mi?
Alıntılar:
1-Cemal Nar- Barış İçin Teklifim Var Yazısı
2-Cemal Nar-Barış Son Durak Yazısı
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder