Limanda Bekleyen Son Gemi : İSLAM
Bugün olayları, şahısları,
tarihi, kıtaları ve coğrafyaları, ekonomiyi, sosyal ve kültürel hayatı, geçmiş
ve gelecek telakkisini ilmiyle, onuruyla, vakarıyla, edebi ve ahlakıyla hülasa
olarak içinde hiçbir eksiklik ve kötülük bulundurmayan İslam’ca, Kuran’ca,
Muhammedi bir duruşla değerlendirecek insanlara muhtacız. Hakka ve Hakkın
savunucusuna ziyadesiyle sevgi ve merhamet içeren bir duruştur bu. Bâtıl ve
bâtılı savunanlara karşı Hz. Ömer(r.a) timsali çetin mi çetin bir duruş, Bilal-i
Habeşi, Habbab B. Eret gibi ehl-i dalaletin karşısında zerre kadar korku
içermeyen bir duruştur bu.
İnsan hakkani
duruşuyla İslam’dır. Müslüman fikri, ifadesi, hal ve hareketleri; dünü, bugünü ve
yarınıyla adını çağlara İslam diye yazdırmıştır. Bakışı, görüşü, kelamı,
selamı, sevdası, ikramı, davası ve mücadelesi ez cümle aldığı ve verdiği her
nefesiyle İslam’dır o. O duruşta kin, nefret, bencillik, haset, gurur, kibir
gibi kötü hasletler yerini sevgi ve merhamete bırakmıştır.
Allah-u Teâlâ
Peygamber Efendimiz(s.a.v)’i 1400 yıl evvel bir önder, numune, kıyas menbağı
olarak yarattı. Menbağın ne denli etkili olduğu ise hicretin 10.yılına
rastlayan veda hutbesindeki emsalsiz 114 bin sahabe(r.a) ile anlaşılmaktadır. Hiç şüphemiz yok ki
Fahr-i kâinat(s.a.v)’in hiçbir mucizesi olmasa dahi, cehaletin kol gezdiği
cahiliye devri namıyla meşhur devrin insanlarını, bugün beşerin en efdali
sayılacak hale getirmesi, O’nun peygamberliğine bir delildir.
Kâmil ve mükemmil
olan Hülasa-i Kâinat(s.a.v)’in, İslâmi
şahsiyetiyle yapmış olduğu bu tebliğler kararmış gönüllerin ilacı olmuş, sel
olup taşmış ve ortaya sıddıkiyetiyle Ebû Bekir, adaletiyle Ömer El-Fâruk, Ümmül
Hayr Osman-ı Zinnûreyn, Bâbül İlm Hz. Ali (r.anhüm) ve sayısı veda hutbesinde
114 bini, bugün ise yüz milyonları bulan Müslümanlar çıkmıştır.
Anam, babam, canım sana feda olsun ya Resulallah…
Onlar Allah
Resulünün(s.a.v) terbiye ve talimi altında yetişip âdeta İslâmi şahsiyet ve
vakarın sembolü hâline geldiler. Bu dinin bu zamana kadar yaşanmasına vesile oldular.
Bundan sonra da onlardan aldığı sancağı, İslâmi duruşuyla, şahsiyet ve
vakarıyla taşıyacak Müslümanlara, İslam olmuş şahsiyetlere ihtiyacımız vardır.
İşte bu sancaktarlardan Mevlânâ Hazretleri ne güzel buyurmuş:
‘’Hal ile
öğüt veren, kâl(söz) ile öğüt verenden iyidir.’’
Dini Yaşa Ki Tebliğin Yaşasın
Bu devirdeki
fetihlerin silahla tüfekle yapılmayacağı kanaatindeyim. Elbette gerekirse
dinimiz, vatanımız, nâmusumuz için silah, tüfek kullanacağız. Lâkin asıl fetih
kalpler fethedildiğinde gerçekleşecektir. İslâm’da asıl olan istikamette
yaşatmaktır, öldürmek değil. Yılmadan yıkılmadan hep güzellikle, ikramla,
tevâzuyla yaklaşarak olaylara… Tabiri câizse taş atana gerekirse gül kokusu
sunarak.
Bu yazıyla ilgili
kısa bir süre önce okuduğum ve beni derin tefekküre sevk eden, Osman Nûri
Topbaş hocamın BİR NASİHAT, BİNBİR İBRET adlı kitabındaki bir parçayı paylaşsam
sanırım tam yeri olur:
‘’Gönlü İslâm’ın
güzellikleriyle yoğrulmuş, kumaş ticareti yapan Müslüman bir tâcir, günün birinde
mallarını gemiye yükleyerek ticâret için Endonezya’ya gider ve oraya yerleşerek
ticâretine devam eder.
Getirdiği
kaliteli kumaşlar tam da halkın aradığı cinsten kumaşlardır. Kendisi de kanaat
sahibi bir Müslüman olduğundan; ’’Varsın kazancım az olsun, lâkin temiz ve
helal olsun.’’ Düşüncesindedir. Bu
yüzden bir malı değerinden yüksek fiyata satmaya hiç tenezzül etmezdi. Kısa zamanda zengin olma hayal ve hırsına
kapılmazdı.
İşe geç geldiği
bir gün, tezgâhtarın sattığı mallardan çok yüksek bir kâr elde ettiğini görür
ve bunun üzerine tezgâhtara sorar:
‘’-Hangi kumaştan sattın?’’
‘’-Şu kumaştan efendim.’’
‘’-Kaça sattın?’’
‘’-On akçeye.’’
‘’-Nasıl olur? Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Adamcağızın
bize hakkı geçmiş. Görsen tanır mısın?’’
‘’-Evet tanırım!’’
‘’-O halde hemen git ve o müşteriyi bana getir. Onunla vakit
kaybetmeden helalleşmem lâzım.’’
Tezgâhtar gider, müşteriyi
bulup getirir. Dükkan sahibi, kendisinden helallik ister ve alınan fazla parayı
müşteriye uzatır. Müşteri ise daha evvel hiç karşılaşmadığı bu muâmele
karşısında ziyadesiyle hayrete düşer. Kendi kendine hakkını helal et
cümlesindeki derin manayı anlamaya çalışır.
Bu hâdise kısa
sürede dilden dile dolaşır. Çok geçmeden de kralın kulağına ulaşır. Sonunda kral
kumaş tüccarını saraya çağırır ve:
‘’-Sizin
yaptığınız bu davranışı biz daha önce ne duyduk ne de gördük! Sizin bu hâliniz,
bize bir muâmma oldu. Bunu izâh eder misiniz?’’ diye sorar.
Tüccar ise kemâl-i
edeble:
‘’-Ben bir Müslüman’ım.
İslâm’da ise mülk, Allah’ındır. Kul sadece bir emanetçidir. Ayrıca İslâm’da
haksız menfaat, fâiz, istismar, gabn-i fahiş(kandırmak suretiyle değerinin
üstünde satmak) ve toplumun zararına olan bütün satışlar yasaktır.
Bu alışverişte ise
müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram karıştı. Ben sadece
bir yanlışı düzelttim.’’diyerek cevap verir.
Bunun üzerine kral:
‘’-İslâm nedir, Müslüman
olmak neyi gerektirir?’’ gibi soruları peş peşe sıralamaya başlar.
Tüccar da soruları
birer birer en güzel şekilde cevaplar.
Böyle bir dinin varlığını bu hâsbihal ile ilk kez duyan
kral, fazla vâkit geçirmeden İslâm ile şereflenir. Daha sonra kısa bir müddet
içinde halk da Müslüman olur’’
(Osman Nûri
Topbaş-Bir nasihat, Bin bir ibret)
Evet, Müslüman
tâcir İslam olmuş ve adeta tüm ülkeye İslâm’ı anlatmıştı. Halk bu güzel hali
duydukça Müslümanlığa koşmuştu. Kardeşim her şey zıttı ile daha iyi anlaşılır. Beyaz
siyahın varlığında daha belirgindir ve istenendir. Sen de zulüm dolmuş, karanlık
dünyanın aydınlığı olmak ve gücünü arttırmak istiyorsan duruşunla, vakarınla
aydınlık saç.
UNUTMA ASIL FETİH KALPLERİN FETHİDİR!
Ya Rabbi!
Bizleri İslam
duruş ve vakârını en kâmil haliyle temsil ederek, hal ve hareketleriyle yeni
doğuşlara, hidayetlere vesile olan aziz kullarından eyle.
Amîn.
Selametle…
Hakan İNCE
Allah c.c. razı olsun. Güzel kardeşim. Rabbimiz siretlerimizi güzel eyleye, siretleri güzellerle beraber hemhal eyleye, o hallerden hallenmeyi ikram eyleye, bizleride razı olduğu kullar zümresine ilhak eyleye...
YanıtlaSilAllah azze ve celle hazretleri önce kendi kalbimizi fethettire... El-Vedud ismi şerifinin ismine sırrına mazhar eyleye... Bizleri kullarına hizmetkar olacak kalp fatihleri zümresine taltif eyleye... Amin.Amin.Amin.